Pirinççi, “Hep birlikte zor günlerden geçiyoruz.  İçinde yaşadığımız dünyamızın kırılganlığı ile yüzleştiğimizde, içimizde doğan endişe, korku, yas, öfke, çaresizlik ve benzeri duygulardan kaçmak için gereksiz ve aslında fayda değil, zarar veren şeyleri dürtüsel bir biçimde yapmamayı becermek, zor duygularla kalabilmek, onların seline kapılmamak.  Bu çaresizliği işe yaramayan bir öfkeye veya çaresizliğe dönüştürmemek. Farkındalıktan, kendinden ve çevrenden, bu sayede de gerçekten yapılması gerekenden, değerli olandan kopmamak.  Bu sayede kontrolümüz altında olmayan birçok şeyle uğraşmak yerine, gerçekten kontrolümüz ve etkimiz altında olan,  fayda sağlayacak eylemleri doğru zamanlama ile etkin bir biçimde gerçekleştirebilmek. Bunu yaparken de içimizde avaz avaz bağıran aç gözlülük, öfke ve cehaletin sesini duymaya devam etmek ve uyumamak. Unutmamak kaosla ve belirsizlikle, bunların karşısındaki çaresizliğimizle karşılaştığımızda bunun yarattığı acıyı öfkeli ve çaresizlik içeren sözlere dökerek geçirmeye çalışan, bu sayede de çevresindeki insanlara da yayılmayı beceren 2 zehre dikkat edelim. Onları görelim, onları gördüğümüzü ifade edebilelim ki uyumayalım. Uykuya dönmeyelim ki yapılması gerekeni, yapabileceğimiz ve yapılmasının etkili olacağı, ehil şeyleri, yapabilelim; söylenmesi gereken şeyleri, söylenmesi bizi ve insanları güçlendirecek, özgürleştirecek, berraklaştıracak ve yapılması zor olanı yapmamızı sağlayacak ehil şeyleri söyleyebilelim; bizi ve diğerlerini zayıflatacak, bulandıracak, güçsüzleştirecek şeyleri yapmak ve söylemek yerine, en azından. Özellikle bugünler, uyanık ve farkında olmamızı hatırlamamamız ve bir adım öteye götürmemiz gereken günler diye düşünüyorum.  Şafak Meltemi, Şafak melteminin sana anlatacağı sırlar var. Uykuya dönme. Gerçekten ne istediğinin peşinden gitmelisin. Uykuya dönme. İnsanlar iki dünyanın birbirine değdiği kapının eşiğinde bir ileri, bir geri gidiyorlar. Kapı yuvarlak ve açık. Uykuya dönme. Mevlana. Başımıza ne geldiğini ne kontrol edebiliriz, ne de engelleyebiliriz. Ancak ona nasıl yanıt verdiğimizi yönetebiliriz ve Victor Frankl’ın da dediği gibi, tüm özgürlüğümüz işte burada. Bu günlerden farkındalıkla ve temas halinde geçebilme kapasitesini yeniden inşa etmeliyiz” dedi.