Stj.Av.Kübra Nur Gögerçin

İzale-i Şuyu( Ortaklığın Giderilmesi) Hakkında Merak Edilenler...

Stj.Av.Kübra Nur Gögerçin

Sevgili okuyucularımız bugünkü yazımızda çok yaygın bir müessese olan '' İzale-i şuyu bir diğer adı ile ortaklığın giderilmesi davasının ne olduğu, bu davanın kimler tarafından açılabileceği, hangi mahkemede açılacağı, bu davada zamanaşımı ve davanın açılmasına engel durumlar, bu davada bekletici mesele olan muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, yargılama giderleri ve vekalet ücreti , yargılama usulü ve dava sürecini" ilgili yargıtay içtihatları ışığında izah etmeye çalışacağız. İyi okumalar dilerim.

1. İZALE-İ ŞUYU (ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ) DAVASI NEDİR?

Ülkemizde başta miras kalması, cebren satış yoluyla, yetkili makamın işlemi ve mahkeme kararı ile, kanun gereği, hukuki fiil veya işlemler vb. sebeplerle bir mala birden fazla kişi sahip olabilmektedir.

Bu durum paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyeti şeklinde olabilir.

Paylı mülkiyet birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belirli paylarla malik olmasını ifade eder.

Bir başka ifade ile paylı mülkiyet, bir mal üzerindeki mülkiyet hakkının, paylı olarak birden çok kimseye ait olması halidir.

Elbirliği mülkiyetinde ise ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yayılmıştır.

Ortaklığın giderilmesi (İzale-i Şuyu) davası, paylı mülkiyete veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallarda ortaklar(paydaşlar) arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisinin paylaştırma(taksim) yoluyla, satış suretiyle ya da kat mülkiyetine geçiş suretiyle sona erdirilip ferdi(şahsi) mülkiyete geçilmesini sağlayan bir davadır.

Ortakların kendi aralarında anlaşarak malın paylaşılmasını ve ortaklığı sona erdirmelerinde hukuken engel bulunmamaktadır.

Malın paylaşımı mümkün ise taksim ederek mümkün değilse malın satışından elde edilen bedelin paylaştırılmasıyla ortaklık sona erdirilebilir.

Ortaklar arasında böyle bir anlaşma sağlanamamışsa Ortaklığın giderilmesi davası açılması gerekir.

Ortaklığın giderilmesi davası Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenmemekle birlikte hukuki dayanağını TMK m.698 ve devamı hükümlerinden almaktadır. a. Paylaşma istemi Madde 698 - Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.

Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir.

Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz. b. Paylaşma biçimi Madde 699 - Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

2. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINI KİM AÇABİLİR, TARAFLARI KİMLERDİR?

Paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi mallarda ortaklardan(paydaşlardan) biri, birkaçı veya hepsi ortaklığın giderilmesi davasını açabilir.

Ortaklar gerçek veya tüzel kişi olabilir.

Bir veya birkaç ortak davayı açacaksa kendi dışındaki diğer tüm ortaklar/paydaşlar davalı konumda olacaktır.

Tüm ortakların davada bulunması zorunludur. Tüm ortaklar/paydaşlar olmadan davanın sonuçlandırılabilmesi mümkün değildir. Ortaklardan birinin ölümü halinde mirasçıların davaya katılımının sağlanması gerekir.

3. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR?

Taşınır ve taşınmaz mallarda değer ve tutara bakılmaksızın hakkın paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Taşınmazlar birden fazla ise taşınmazların herhangi birinin bulunduğu Sulh Hukuk Mahkemesinde davanın açılması gerekir.

Taşınırlarda ise HMK m.6 genel yetki kuralları uygulanacak ve davalının yerleşim mahkemesinde davanın açılması gerekir.

4. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE DAVANIN AÇILMASINA ENGEL DURUMLAR

Ortaklığın giderilmesi davası için kanunda herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir dolayısıyla paydaşlar tarafından bu dava her zaman açılabilir. Ortaklığın giderilmesi davası TMK m.698’de ve KMK m.7’de bahsedilen şu nedenler davanın açılmasına engel teşkil eder;

1. Ortakların/paydaşların uygun olmayan zamanda ortaklığın giderilmesi isteminde bulunması. (TMK m.698/3)

2. Ortaklar yapacakları bir sözleşme ile paylaşma isteme hakkını 10 yıl için kaldırabilirler.

Uygulamada ‘’idame-i şüyu mukavelesi’’ denilen kanundaki deyimiyle ‘’paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşme’’ resmi şekil şartına sahiptir.

Ortaklığın giderilmesini istememe sözleşme ile en fazla 10 yıl için geçerlidir. Süre bitiminde taraflar yeni bir sözleşme yapabilirler fakat paydaşlardan biri razı olmayıp paylaşma isteminde bulunabilir. (TMK m. 698/2)

3. Paylı malın sürekli bir amaca özgülenmesi sebebiyle ortakların paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü varsa. Sürekli bir amaca özgülenmekten kasıt örnek olarak’’ iki taşınmazı sınırlayan duvar, çit, sıra ağaçlar, parmaklık vb.’’ (TMK m.698/1) 4. Kat mülkiyetine veya kat irtifakına tabi olan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi istenemez. (Kat Mülkiyeti Kanunu m.7)

ORTAKLIĞIN AYNEN TAKSİM SURETİYLE GİDERİLMESİ

TMK m.699’da ortaklığın aynen taksim suretiyle nasıl paylaştırılacağı düzenlenmiştir, b. Paylaşma biçimi Madde 699 - Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur.

Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

Ortaklığın taksim yoluyla giderilmesinde ortaklara ait malın paydaş sayısınca kısımlara bölünerek ortaklara verilmesidir. Ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesi için bazı koşulların oluşması gerekir.

Bunlar; 1. Malın bölme istemine uygun bir durumda olması gerekir.

Özellikle mal bölündüğü takdirde önemli bir değer kaybına uğramaması gerekir.

Bu durumun tespiti bilirkişi raporu neticesinde ortaya çıkacaktır.

Mal bölünme sebebiyle önemli bir değer kaybına uğrayacaksa malın pazarlık ya da artırma yoluyla satışı yapılarak satış bedelinin bölünmesi yoluna gidilir.

2. Ortak/paydaşların malı paylaşma biçiminde uyuşma sağlayamaması halinde malın aynen taksim suretiyle paylaştırılabilmesi için ortaklardan birinin hâkimden bunu talep etmesi gerekir.

Hâkim malın taksim suretiyle paylaştırılmasını uygun görürse mal aynen taksim suretiyle bölüştürülür.

Mal aynen taksim suretiyle paylaştırıldığında bölünen kısımlar eğer birbirine denk düşmüyorsa hâkim, eksik değerdeki parçaya para eklenmesine karar vererek denkleştirmeyi sağlar.

ORTAKLIĞIN SATIŞ (PAZARLIK YA DA ARTIRMA) YOLUYLA GİDERİLMESİ

Paydaşlar ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesini istemezse veya talep etmelerine rağmen malın aynen taksim yoluyla bölünmesi mümkün değilse veya mal bölündüğü takdirde önemli bir değer kaybı olacaksa malın açık artırma yoluyla satışına karar verilir.

Elde edilen satış bedeli tüm paydaşlar arasında payları oranında paylaştırılır.

Eğer ki tüm paydaşların rızası olursa satış paydaşlar arasında açık artırma yoluyla yapılır.

Paydaşlardan birinin rızası bile yoksa satış halka açık bir şekilde açık artırma yoluyla satılır.

Ortaklığın giderilmesi için gereken satış, satış memuru aracılığıyla ya da icra dairesi aracılığıyla gerçekleştirilir. Hâkim satışın yapılması için bir memur görevlendirir.

Satışın yapılabilmesi için mahkeme tarafından verilen satış kararının kesinleşmesi gerekir. "Paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hallerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir.

Taşınır ve taşınmaz malların satışı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır.’’ (HMK; m.322/2) ‘’Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.’’ (HMK; m.367/2) Kararın kesinleşmesi sonrası taşınır veya taşınmaz malın tapu kaydına satışa arz şerhi konulur ve bilirkişi tarafından kıymet takdiri yapılır. Elde edilen rapor taraflara iletilir, taraflar tarafından rapora itiraz edilmezse satış kesinleşir ve malın satışı yapılır.

5. ORTAKLIĞIN

GİDERİLMESİ DAVASINDA BEKLETİCİ MESELE OLAN MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASI

Muhdesat bir taşınmaz üzerinde taşınmaz sahibinin değil de bir başkasının yapısının olmasını ifade eder.

Açılmış olan ortaklığın giderilmesi davasında taşınmaz mal üzerinde bir başkasının kendine ait bir yapısının olduğunu ileri sürmesi durumunda bu kişinin “muhdesatın aidiyetinin tespiti davası’’ açması gerekir.

Bu dava ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanabilmesi için bir bekletici meseledir. Ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanabilmesi için bu davanın sonucunun beklenilmesi gerekir.

6. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA YARGILAMA GİDERLERİ VE VEKALET ÜCRETİ

Dava açılırken dava açan kişiler tarafından dava harcı, tebligat ücretleri ve mahkeme giderleri yatırılır.

Başvuru harcı ve peşin harç maktu olarak alınır.

Taşınmazın değerinin dava harcına etkisi yoktur.

Dava sonucu her paydaşa aynı etkiyi doğuracağı için dava sonucu yargılama giderleri ve vekalet ücreti paydaşlara payları oranında yüklenir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA YARGILAMA USULÜ

1. Dava basit yargılama usulüne tabidir. (HMK;m.316,m.4)

2. Davanın sonucu paydaşlar için aynı etkiyi doğurur.

3. Dava sonucunda verilen hüküm hakkında işlem yapılabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekir.

4. Davacı davadan feragat ederse, taraflardan biri davaya devam ederse dava hakkında karar verilmesi gerekir.

7. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI NE KADAR SÜRER?

Ortaklığın giderilmesi davasının ne kadar süreceğine dair kesin bir süre vermek yanlış olur çünkü davaya konu malın niteliği, taraf sayısı, taraflara gönderilecek tebligatların süresi, tarafların ikametgâhının yurt içi veya yurt dışı olması, hazırlanacak bilirkişi raporunun süresi gibi hususlar davanın ne kadar süreceğini etkilemektedir.

8. ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI YARGITAY KARARLARI YARGITAY

6. Hukuk Dairesi 1980/13115 E. 1981/4659 K. 20.03.1981 Tarihli Karar:

ÖZET: Boşanma kararında, yazılı muayyen süre oturma hakkı ortaklığın giderilmesini önleyen ve ortaklığın devamını sağlayan bir hal değildir.

Taraflar için uyulması gereken oturma hakkının tapuya tescil edilmesi halinde ortaklığın bu mükellefiyetle birlikte satılması gerekir. Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kargir apartmanın (1) Nolu bağımsız bölümünün ortaklığının giderilmesi isteminden ibarettir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Ortaklığın giderilmesi istenilen apartman dairesi, davacı ile davalı adına yarı yarıya kayıtlıdır.

Taraflar karı-koca iken İstanbul On dördüncü Asliye Hukuk Hakimliği'nin14.1.1980 tarih 1879/883 esas, 980/4 karar sayılı ilâmı ile boşanmışlardır. Boşanma ilâmında, davalının 30.6.1982 tarihine kadar ayda 20 bin lira ödeyeceği ve buna karşılık davalının da ortaklığın giderilmesi istenilen dairede diğer paydaşa ücret ödemeden oturacağı belirtilmiştir.

Mahkeme bu hususu şüyuun idamesi olarak kabul edip davanın reddine karar vermiştir. Müşterek dairede paydaşlardan birinin muayyen bir tarihe kadar oturmasının kararlaştırılması M.K.nun 627. maddesinde yazılı taşınmazın devamlı bir maksada tahsisi niteliğinde değildir. Davalının taşınmazda 30.6.1982 tarihine kadar oturması her şeyden evvel bir devamlılık ifade etmemektedir.

Taşınmazın daimi olarak bir maksada tahsisi, müşterek geçit veya çeşme veya kuyu olarak bırakılması veya işletme hakkı kurulması ve bu hususların irtifak hakkı olarak tanınması hallerinde kabul edilebilir. Boşanma kararında, yazılı muayyen süre oturma hakkı ortaklığın giderilmesini önleyen ve ortaklığın devamını sağlayan bir hal değildir. Taraflar için uyulması gereken oturma hakkının tapuya tescil edilmesi halinde ortaklığın bu mükellefiyetle birlikte satılması gerekir. Bundan zuhul ile yazılı şekilde red kararı verilmesi usul ve Kanuna aykırıdır. Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ 1992/16565 E. 1992/800 K. 23.01.1992 Tarihli Karar: ÖZET: Birden fazla taşınmazın ortaklığının giderilmesi istendiğinde her bir taşınmazın ayrı ayrı ele alınıp taksiminin mümkün olup olmadığının incelenmesi gerekir. Ancak bu kuralın istisnası tarafların muvafakatı ve rızaları ile olur. (743 S. K. m. 627, 631) Dava: Dava 4 adet bağımsız bölümün taksimine ilişkindir. Mahkeme kura çekimi ile taksime karar vermiş, hüküm davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, annesi F.Ç.Ş.'ın ölümü ile tapuda kayıtlı 4 daire kaldığını babasının intifa hakkını seçtiğini dairelerin aynen taksiminin mümkün olduğunu ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istemiştir. İntifa hakkını seçen davalı İ.R. aynen taksimi kabul etmiş diğer davalı A.C.Ş. ise önce aynen taksim olup olmayacağını bilmediğini bilahare 7 ve 10 nolu dairelerin kendisine verilmesini mahkemece kura çekildikten sonra dairelerin satışını istemiştir. Murisin adına tapuda bağımsız bölüm olarak kayıtlı 4 dairesi vardır. Sağ eş davalı İ.R. yarı intifayı seçmiş olduğundan intifa hakkı her daire üzerinde ayrı ayrı devam edecektir. Murisin veraset ilamına göre sağ eşten başka davacı ve davalı olmak üzere iki mirasçısı vardır.

Bu bağımsız dairelerden zemin kat 4 nolu daire kirada, 1, kat 7 nolu dairede davacı, 2. kat 10 nolu dairede intifa hakkı sahibi, 3. kat 13 nolu dairede ise davalı A.C. oturmaktadır. Tapudan gelen cevabi yazıda 4 dairelerin ayrı ayrı bağımsız bölüm olarak muris F.C.Ş adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir.

Birden fazla taşınmazın ortaklığının giderilmesi istendiğinde her bir taşınmazın ayrı ayrı ele alınıp taksiminin mümkün olup olmadığının incelenmesi gerekir. Ancak bu kuralın istisnası tarafların muvafakatı ve rızaları ile olur.

Davada tarafların muvafakatı vardır. Davacı A. 30.9.1991 tarihli oturumda 4 ve 7 nolu dairelerin kendisine verilmesini zira 7 nolu dairede oturduğunu kabul etmiştir. Davalı vekili, temyiz dilekçesinde bilirkişi raporunu dikkate alınmadığını bu raporda her dairenin değeri ayrı ayrı belirtildiğini bir büyük bir küçük daire olarak ivaz karşılığı paylaştırma yapılabileceğini bu raporda öngörülen paylaşım şekli daha adilane hak ve nesafet kurallarına daha uygun olduğunu bu raporda itiraz etmediklerini bildirmiştir. 27.5.1991 tarihli bilirkişi raporuna göre 4 nolu daire 25.000.000 TL. 7 nolu daire 40.000.000 TL. 10 nolu daire 40.000.000 TL. 13 nolu daireye 35.000.000 TL. kıymet takdir edilmiştir.

Bu durumda zemin kattaki 4 nolu daire ile birinci kattaki 7 nolu daire davacı A.S.Y. 2. kat 10 nolu daire ile 3. kat 13 nolu daire davalı A.C.Ş.'a ivaz karşılığı verilmesi mümkün olduğundan taksimin bu şekilde yapılmasına karar verilmesi gerekirken bundan zuhul olunması bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 23.1.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

STJ.AV. KÜBRA NUR GÖGERÇİN

Yazarın Diğer Yazıları